-
1 uzun çizgi
тире́ -
2 uzun çizgi
em dash -
3 uzun çizgi
dash -
4 çizgi
çizgi Strich m, a MATH Linie f; (Stirn-, Gesichts)Falte f; Kratzer m;çizgi film Zeichentrickfilm m;düz çizgi MATH Gerade f;eğri çizgi Kurve f;kısa çizgi (işareti) Divis n, kurzer Bindestrich m; Trennungsstrich m;uzun çizgi (işareti) Bindestrich m -
5 uzun
uzun araç Langtransporter m, „long vehicle“;uzun atlama Weitsprung m;uzun boylu hoch gewachsen;o kadar uzun boylu değil das geht nicht ganz so weit; int Schluß jetzt!;uzun çizgi Gedankenstrich m;uzun dalga Langwelle f;uzun etmek weitschweifig sein; übertreiben; sich zieren;uzun hava eine Liedform der türk. Volksmusik;uzun huzmeli far AUTO Fernlicht n;uzun kollu langärmelig;uzun kulak(lı) (Meister) Langohr n;uzun mesafeli koşu Langstreckenlauf m;uzun metrajlı film Spielfilm m;uzun oturmak fam sich langmachen; sich hinfläzen;uzun ömürlü süt H-Milch f;uzun sürmek lange dauern;uzun uzadıya lang und breit; ausführlich; eingehend;uzun uzun unverwandt, lange, unentwegt;uzun ünlü lange(r) Vokal;uzun yol şoförü Fernfahrer m, -in fuzunları yakmak Fernlicht anschalten -
6 em dash
uzun çizgi -
7 em dash
uzun çizgi -
8 тире
-
9 παύλα
uzun çizği, tire işareti -
10 tire
tire1 Baumwollfaden mtire2 Bindestrich m, Divis n (= kısa çizgi); Gedankenstrich m (= uzun çizgi) -
11 Gedankenstrich
Gedankenstrich <-(e) s, -e> muzun çizgi, tire -
12 тонкий
ince; nefis* * *1) врз inceто́нкие ни́тки — ince iplik
то́нкая бума́га — ince kağıt
то́нкий песо́к — ince kum
то́нкая та́лия — ince bel
высо́кий, то́нкий ю́ноша — uzun boylu ince yapılı bir delikanlı
то́нкий про́филь — zarif profil
то́нкие па́льцы — ince parmaklar
то́нкий слой пы́ли — ince toz tabakası
то́нкая ли́ния — ince çizgi
то́нкий го́лос — ince ses
то́нкий свист — tiz ıslık
то́нкие бро́ви — ince / kalem kaş
э́то о́чень то́нкая рабо́та — bu çok ince bir iştir
вы́шивка то́нкой рабо́ты — ince nakış
проведены́ то́нкие расчёты — ince hesaplar yapıldı
то́нкая сати́ра — ince yergi
то́нкая насме́шка — ince alay
то́нкая остро́та — ince / zarif espri
он - челове́к то́нкий — ince bir adamdır
то́нкий слух, то́нкое у́хо — ince kulak
челове́к то́нкого ума́ — ince zekalı bir adam
то́нкая ложь — ince yalan(lar)
2) nefisто́нкие блю́да — nefis / ince yemekler
са́мые то́нкие ви́на — enfes şaraplar
••то́нкий инструме́нт — hassas alet
то́нкая кишка́ — анат. ince bağırsak
то́нкая бе́стия — hinoğlu hin
где то́нко, там и рвётся — погов. ip inceldiği yerden / ince yerinden kopar
-
13 strip
n. dilim, soyunma, striptiz, pist, bant, çubuk, uzun ve dar parça, forma, şerit————————v. soymak, çıkarmak, üstünü çıkarmak, örtüsünü kaldırmak, açmak, boşaltmak, tahliye etmek, kazımak, sütünü iyice sağmak, soyunmak, striptiz yapmak* * *1. sıyır 2. soy (v.) 3. şerit (n.)* * *[strip] 1. past tense, past participle - stripped; verb1) (to remove the covering from something: He stripped the old varnish off the wall; He stripped the branch (of its bark) with his knife.) (kabuğunu) soymak2) (to undress: She stripped the child (naked) and put him in the bath; He stripped and dived into the water; They were told to strip to the waist.) soy(un)mak3) (to remove the contents of (a house etc): The house/room was stripped bare / stripped of its furnishings; They stripped the house of all its furnishings.) boşaltmak, içindekileri çıkarmak4) (to deprive (a person) of something: The officer was stripped of his rank for misconduct.) elinden almak2. noun1) (a long narrow piece of (eg cloth, ground etc): a strip of paper.) şerit2) (a strip cartoon.) çizgi öykü3) (a footballer's shirt, shorts, socks etc: The team has a red and white strip.) forma•- strip-lighting
- strip-tease 3. adjectivea strip-tease show.) striptiz -
14 kısa
kısa kurz (a zeitlich); Kurz-;kısa boylu untersetzt;kısa çizgi Bindestrich m;kısa devre EL Kurzschluss m;kısa ömürlü kurzlebig;(uzun) sözün kısası der langen Rede kurzer Sinn;kısa vadeli kurzfristig;kısa vadeli hafıza Kurzzeitgedächtnis n -
15 trait
[treɪt]cizgi (üzün); xüsusiyyət -
16 طرف
Iطَرَف1. kenarAnlamı: bir şeyi çerçeveleyen çizgi2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. örgenAnlamı: organ4. neztAnlamı: yan, kat5. uç6. uzuvAnlamı: organ, öğe7. yönAnlamı: taraf8. azaAnlamı: vücut parçaları, organlar9. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevreIIطَرْف1. gözAnlamı: görme organı2. bakışAnlamı: bakmak işi veya biçimi -
17 متعرج
مُتَعَرِّج1. yılankaviAnlamı: dolambaçlı2. girintiliAnlamı: girintisi olan3. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan4. eğriAnlamı: düz olmayan, çarpık5. serpantinAnlamı: kendi üzerine sarılarak hazırlanan savrulduğunda çözülen ince ve uzun şerit6. zikzak -
18 معرج
IمَعْرَجmerdivenIIمُعَرَّج1. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan2. fırfırlıAnlamı: fırfırı olan3. girintiliAnlamı: girintisi olan4. eğriAnlamı: düz olmayan, çarpık5. zikzak6. serpantinAnlamı: kendi üzerine sarılarak hazırlanan savrulduğunda çözülen ince ve uzun şerit -
19 ملتو
مُلْتَوٍ1. girintiliAnlamı: girintisi olan2. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan3. eğriAnlamı: düz olmayan, çarpık4. serpantinAnlamı: kendi üzerine sarılarak hazırlanan savrulduğunda çözülen ince ve uzun şerit5. zikzak -
20 Zug
m (1*) 1. hərəkət; 2. uçma, uçuş, qatar (quşlar); 3. keçmə keçiş; kütləvi yeriş, təntənəli nümayiş; 4. d.y. qatar; 5. hava cərəyanı, yelçəkər; 6. məc. şiddətli arzu, meyil; dem \Zuge des Herzens folgen ürək istədiyi kimi hərəkət etmək; 7. baca, buxarı; 8. qurtum, udum; auf eienen \Zug məc. birnəfəsə, birqurtuma; mit einem \Zug məc. birdən, dərhal; ein \Zug aus der Pfeife bir qullab; in einem \Zuge hərb. bir sıçrayışla; dayanmadan; 9. cizgi (üzün); xassə, xüsusiyyət; in kurzen Zügen məc. müxtəsər; in großen Zügen məc. təfsilatsız, ümumi şəkildə; 10. hərb. vzvod; eşelon; 11. hərb. qoşqu qayışı; 12. şahm. gediş; der \Zug ist an Ihnen gediş sizinkidir; \Zug um \Zug tədriclə; 13. im \Zuge sein işə alışmaq; böyük həvəslə işləmək; da ist \Zug drin burada coşqun fəaliyyət hiss edilir
См. также в других словарях:
uzun çizgi — is. Karşılıklı konuşmada, konuşanın değiştiğini göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı, konuşma çizgisi, tire (II) ( ) … Çağatay Osmanlı Sözlük
çizgi — is. 1) Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril Bu kâğıda üç çizgi çekti. Ö. Seyfettin 2) Yüz ve vücut hatlarının her biri Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu. O. Rifat 3) mat. Bir noktanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun — sf. 1) İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı 2) Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren Uzun ince bir yoldayım / Gidiyorum gündüz gece. Âşık Veysel 3) zf. Ayrıntılı, derinlemesine Uzun düşündüğünü unuttuğu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tire — 1. is., Fr. tiret 1) Kısa çizgi 2) Uzun çizgi 2. is. 1) Dikişte kullanılan pamuk ipliği Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu. M. Yesari 2) sf. Pamuk ipliğinden yapılmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
konuşma çizgisi — is. Uzun çizgi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısa — sf. 1) Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı 2) Az süren, uzun olmayan Türk milleti en kısa zaman içinde yeni harflerle okumaya, yazmaya başladı. E. İ. Benice 3) Ayrıntısı çok olmayan Kısa bilgi. Kısa yazı. 4) is. Kısa olan şey Uzun lafın kısası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çubuk — is., ğu 1) Körpe dal Asma çubukları taze de duman yapıyor, duman kaçtı gözüme. C. Uçuk 2) Değnek biçiminde ince, uzun ve sert olan şey Sıcak bir demir çubuktan niçin elini çekiyorsun? H. C. Yalçın 3) Tütün içmek için kullanılan uzun ağızlık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
resim — is., smi, Ar. resm 1) Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. T. Buğra 2) Bunu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
xətt — 1. is. 1. Yazarkən hərfləri təsvir etmə tərzi, yazı yazma xüsusiyyəti; yazı. Gözəl xətt. Uşaq xətti. Tanış xətt. – <Yaqut:> Məktubu açmışdım və uşaq xəttinə oxşar o tanış xətti görərkən yenə əllərim titrəmişdi. Ə. M.. Reyhanın çox səliqəli; … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
çizin çizin — zf., hlk. Çizgi durumunda, sırayla Turnam gelir çizin çizin / Kanadı boynundan uzun. Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük